Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali Dava Dilekçesidir

Av.Naciozkan

Kooperatifler, ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle mesleki faaliyetlerini korumak veya geliştirmek amacıyla kurulan tüzel kişiliklerdir. Kooperatiflerin işleyişi, genel kurul kararlarıyla belirlenir.

Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali

Kooperatif genel kurul kararlarının, kooperatif ortaklarının haklarını ihlal etmesi durumunda, iptali talep edilebilir. Kooperatif genel kurul kararının iptali için, aşağıdaki şartların birlikte gerçekleşmesi gerekir:

  • Kararın kooperatif ortaklarının haklarını ihlal etmesi
  • Kararın hukuka aykırı olması
  • Kararın alınmasında usulsüzlük yapılması

Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali Davası

Kooperatif genel kurul kararının iptali davası, kooperatifin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açılır. Kooperatif genel kurul kararının iptali davası, kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde açılmalıdır.

Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali Dava Dilekçesidir
Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali Dava Dilekçesidir 2

Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali Dava Dilekçesidir

İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığına

                                            Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali Dilekçesidir

                                                          

DAVACI           :                              

VEKİLİ              :   AV NUH NACİ ÖZKAN                      

DAVALI            :                              

KONU                …/…/… Tarihli … Yapı Kooperatifi Genel Kurulu Kararının İptali İstemi.

AÇIKLAMALAR                             :

1-)  Müvekkilim …, …İstanbul Ticaret Sicilinin 26117 sayısına kayıt ve tescilli, … Yapı Kooperatifi’nin … nolu ortağıdır.

2-) Davalı Yaprakkent Konut Yapı Kooperatifi Genel Kurulu haklı bir sebep olmaksızın,21.3.2009 tarihli olağan Genel Kurul toplantısında müvekkilimin ortaklıktan çıkarılmasına (ihracına)karar vermiştir.

Müvekkilim Kooperatif Genel Kuruluna başvurarak bu çıkarmanın haksız olduğunu belirtmiş ancak müvekkilimin itirazı …/…/… tarih …/… sayılı kararla reddedilmiştir.(Ek:1)

4-) Kooperatifin itirazın reddine ilişkin kararı …/…/… tarihinde müvekkilime tebliğ edilmiştir.(Ek:2)

HUKUKİ NEDENLER                    : 1163 S. K. m. 53 ve ilgili mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER                       : …/…/… tarihli …Yapı Kooperatifi genel kurulu kararı, Kooperatif Ana Sözleşmesi ,tebliğ kağıdı, itiraz belgesi ve diğer deliller.

SONUÇ VE İSTEM                         : Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, t.arihli … Yapı Kooperatifi genel kurulu kararınınhukuka,kanununa, kooperatif Anasözleşmesine,yargısal ve bilimsel içtihatlara aykırı olmassı sebebiyle iptaline, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini saygıyla  talep ve dava ederiz. ederim.  …/…/…

                                                                                  Davacı,Vekili                               

Not:                                                                      

Koop. da genel kurul kararlarının iptali için 1 aylık hakdüşürücü süre öngörüldüğü malumunuzdur.Ancak bu süre ” İptal edilebilir ” kararlar için öngörülmüş olup,butlanla batıl bir genel kurul için iptalin süreye tabi olmadığı konusunda yargıtay kararları mevcuttur.
Süresiz iptale tabi olan kararlar ” Mutlak butlanla batıl karar ” olarak adlandırılıp Kanun koyucunun emredici olarak koyduğu kuralların ihlal edilmesi akabinde açılacak davalarda uygulanır.
Örneğin usule göre toplantı çağrının yapılmadığı,karara yetkisiz ve ortak olmayan kişilerin katıldıkları gibi….Çağrıda usulsüzlük ise tek başına iptal sebebi olmayıp,dava açma süresinin nedengeçerildiğininispatındaönemliroloynar.
Ancak özellikle karara yetkili olmayan kişilerin katılmasıyla genel kurul kararlarının oluşmasındabirözellikbulunmaktadır.
Şöyleki;Bu yetkisiz kişilerin karara katılmaması halinde karar çoğunluğu sağlanamıyorsa yada genel kurul toplanamıyorsa Mahkeme genel kurulu iptal edecek aksi takdirde yani yetkisiz kişiler karara katılmış olsa dahi sonuç matematiksel olarak değişmiyorsa,iptal etmeyecektir.(Mahkeme iddianın nisaba etkili olup olmama durumunu irdelemektedir)
Sizin olayınızda,toplantıya çağrının usulü dairesinde yapılmadığını,örn. toplantının yapıldığının bir yazı veya tanıkla öğrenildiğini ispat ile dava açma süresinin geçmediğinin ispatı da mümkündür.

 

– 1

ÖZÜ: 1- 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53 ncü maddesi hükmüne göre, genel kurul iptal davası açmaya hakkı olanlardan biri de kooperatif üyeleridir. Ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak dava açan bir kişinin, şayet yargılama sırasında bu sıfatı sona erecek olursa ortağın davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararı kalmaz. Zira, bu husus dava koşulu olup, davacının bu sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur ve buyönmahkemeceresengözönünealınmalıdır.

2- Salt çağrıda usulsüzlük genel kurulda alınan kararların sırf bu nedenle iptalini gerektirmemekte, çağrılmayan ortağa sadece iptal davası açma hakkı vermektedir. Alınan kararların kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet esaslarına aykırı olup olmadığı, tek tek incelenip, sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece ise, kararların değil toplantıya çağrılmamanın yasa, anasözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı noktasında inceleme ve değerlendirme yapmış olup, bu doğru olmadığı gibi somut olayda, mutlak butlan halleri dahi bulunmadığı halde, bu yönde bir gerekçeyedayanılmasıdahatalıolmuştur.


DAVA : Taraflar arasında görülen davada Adana Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 7.3.2003 tarih ve 2000/637-2003/175 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifteki hisselerinden birini devredip, diğeri için üyeliğin devam etmekte olduğunu, 18.6.2000 tarihli genel kurula müvekkilinin çağrılmadığını, alınan kararların mutlak butlan ile batıl olduğunu, müvekkilinin uzaklaştırılması amaçlandığından toplantının iyiniyet kurallarına aykırı olarak yapıldığını ileri sürerek, alınan tüm kararların mutlak butlan ile malul olduğundan iptaline karar verilmesini talepvedavaetmiştir.
Davalı vekili, davalının her iki üyelik hakkını devrettiğinden dava hakkının kalmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davacının üyelik sıfatının bulunduğu, alınan kararların mutlak butlan ile batıl olduğu, iptali gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile alınan kararların iptaline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1- Davacı vekili, genel kurula çağrılmayan davacının yokluğunda alınan kararların mutlak butlan ile batıl olduğunu iddia etmiş, ancak kararların iptalini talep ve dava etmiştir. Çekişme öncelikle, davacının dava hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53 ncü maddesi hükmüne göre, genel kurul iptal davası açmaya hakkı olanlardan biri de kooperatif üyeleridir. Ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak dava açan bir kişinin, şayet yargılama sırasında bu sıfatı sona erecek olursa ortağın davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararı kalmaz. Zira, bu husus dava koşulu olup, davacının bu sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur ve bu yön mahkeme göz önüne alınmalıdır.

Somut olayda, davacı vekili müvekkilinin iki üyelik payından birini devredip, diğeri için dava hakkının bulunduğunu iddia etmiş, davalı vekili davacının tüm üyelik haklarını devrettiğini yanıt dilekçesinde savunmuş ve bu hususu temyize getirmiştir.

Mahkeme ise, davacının dahi devrettiğini dava dilekçesinde açıklayarak, dayanmadığı ve devri çekişmesiz olan üyelik payına ilişkin yazılı gerekçelerle, davacıya dava hakkı tanımış olup, bu doğru olmamıştır.

Bu durumda mahkemece, üzerinde çekişme bulunan ve davacının dava dışı B. M. a devrettiğini davalının savunduğu üyelik payı üzerinde durularak, davacının dava hakkının bulunup bulunmadığı yeterince araştırılmalı, sonucuna göre gerektiğinde esasa girilmelidir. Öncelikle, hükmün bu yöndenbozulmasıgerekmiştir.

2- Kabule göre ise; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53 ncü madde hükmü uyarınca, salt çağrıda usulsüzlük genel kurulda alınan kararların sırf bu nedenle iptalini gerektirmemekte, çağrılmayan ortağa sadece iptal davası açma hakkı vermektedir. Alınan kararların kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet esaslarına aykırı olup olmadığı, tek tek incelenip, sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece ise, kararların değil toplantıya çağrılmamanın yasa, anasözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı noktasında inceleme ve değerlendirme yapmış olup, bu doğru olmadığı gibi somut olayda, mutlak butlan halleri dahi bulunmadığı halde, bu yönde birgerekçeyedayanılmasıdahatalıolmuştur.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA,ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.9.2004 tarihinde oybirliğiyle kararverildi.  
           (YARGITAY11.HD.
,T.13.9.2004E.2003/13811,K.2004/8127)
 

– 2

ÖZÜ: Dava, davalı kooperatif genel kurulunda alınan tüm kararların iptali istemine ilişkindir. 18 yaşını doldurmayan kişilerin üye yapıldığı ve genel kurulda oy kullandırıldığı iddia edilmiş ise de, 238 kayıtlı ortaktan 202 ortak genel kurula katılmış ve hükme esas bilirkişi raporuna göre 18 yaşını doldurmayan 4 üye oy kullanmıştır. Bu durumda, oylamaya katılmaması gerekip de katılan bu dört kişinin, TTK.nun 361. maddesi hükmü karşısında, oylama sonucuna etkisinin bulunmadığı açık olup, toplantı ve karar nisabı yönünden mutlak butlan hali mevcut değildir. Mahkemece, genel kurulda alınan tüm kararların bu gerekçeyle iptaline karar verilmesi hatalı olmuştur. Oysa, dört küçüğün oy kullanmasının, yasaya, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırılığı iddiasının, hangi yönlerden kararların her birinin ayrı ayrı iptalini gerektirip gerektirmediğinin tek tek tartışılması, irdelenmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Karaisalı Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26.09.2002 tarih ve 2001/120 – 2002/293 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, davalı kooperatife üye olma hakkını haiz olmayan kişilerin üye yapıldığını ve bu kişilerin de katılımıyla gerçekleşen 24.06.2001 tarihli genel kurulda alınan kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, bu toplantıda alınan tüm kararların iptalinit,alepvedava,etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, 18 yaşının altında kalan bazı kişilerin üye yapıldığı ve bunların oy kullandığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.


Dava, davalı kooperatif genel kurulunda alınan tüm kararların iptali istemine ilişkindir. 18 yaşını doldurmayan kişilerin üye yapıldığı ve genel kurulda oy kullandırıldığı iddia edilmiş ise de, 238 kayıtlı ortaktan 202 ortak genel kurula katılmış ve hükme esas bilirkişi raporuna göre 18 yaşını doldurmayan 4 üye oy kullanmıştır. Bu durumda, oylamaya katılmaması gerekip de katılan bu dört kişinin, TTK.nun 361 nci madde hükmü karşısında, oylama sonucuna etkisinin bulunmadığı açık olup, toplantı ve karar nisabı yönünden mutlak butlan hali mevcut değildir. Mahkeme ise, genel kurulda alınan tüm kararların iptaline karar vermiş olup, bu dört kişinin oylamaya katılması, karara gerekçe yapılmıştır.

Oysa, dört küçüğün oy kullanmasının, yasaya, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırılık noktasında, hangi yönlerden kararların her birinin ayrı ayrı iptalini gerektirip gerektirmediğinin tek tek tartışılması, irdelenmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 29.09.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.                                                 
    (YARGITAY11.HD.,T.29.9.2003E.2003/2436,K.2003/8363)

DAVACI VEKİLİ

AV NUH NACİ ÖZKAN

Yorum yapın

Hemen Ara