Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası (TMK 165- Madde)

Av.Naciozkan

Akıl hastalığı, Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma sebeplerinden biri olarak sayılmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesi, evlilik sırasında eşlerden birinde ortaya çıkan ya da evlilikten önce var olduğu bilinen bir akıl hastalığı nedeniyle boşanma durumunun açılabilmesine olanak sağlar. Ancak bu davanın açılabilmesi için bazı koşulların varlığı gerekir:

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası (TMK 165- Madde)

TMK Madde 165- Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir. Şeklinde açık hüküm kurmuştur.

Akıl Hastalığı Nedir?

Akıl hastalığını, bireyin düşünce değişimini, duygusal üretkenliğini ve sağlıklı bir şekilde sürdürme yetisini sunmasını sağlayan bir dizi zihinsel sağlık bozukluğunu kapsayan genel bir terimdir. Bu bölünmeler, yaşamlarını zorlaştırarak günlük olarak çözülmelerini, sosyal yaşamlarını ve genel yaşamın ciddi bir şekilde devam etmelerini sağlar. Akıl hastalığı olan kişiler, yaşadıkları koşullar nedeniyle bazen normal bir yaşam sürdürebilirler.

Akıl Hastalığını Nedeniyle Boşanmanın Şartları

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası nedir , Akıl Hastalığını Nedeniyle Boşanmanın Şartları nelerdir bu başlıkta bu soruları yanıtlayacağız. 

Akıl Hastalığını Nedeniyle Boşanmanın Şartlarını inceleyecek olursak akıl sağlığı evlenmeden daha sonra ortaya çıkmalıdır. Eğer evlenmeden önce var ise ve bu salık raporu ile evlenemezler. Bir şekilde evlenmişler ise bu aşamada evliliğin iptali söz konusu olacaktır. Akıl sağlığı sağlık kurulu  raporu ile belirlenmelidir yoksa açılan dava reddedilecektir. 

Yani Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası açabilmek için öncelikle kişide akıl hastalığı bulunmalıdır. Bu Akıl hastalığı sağlık kurulu raporu ile belirlenmelidir. Daha sonrasında akıl hastalığının geçmesi mümkün olmamalıdır. En son olarak ortak hayat bu sebepten dolayı diğer eş için çekilmez hale gelmelidir.

Görevli ve Yetkili Mahkeme

Görevli ve yetkili mahkeme kavramları, hukuk sistemlerinin önemli bir yere sahiptir. Davalı mahkeme, belirli bir hukuki uyuşmazlıkların çözülmesine sahip olan mahkemedir. Mahkemelerin işlemleri, genellikle yargı yetkisi, ihtiyati işlem, icra, ceza, ticaret gibi farklı alanlara göre sınıflandırılır. Mesela bir ceza davası, ceza mahkemesinde, ticaretle ilgili bir dava ise ticaret mahkemesinde gönderilir.  Yetkili mahkeme, belirli bir dava türü ile ilgili olarak, bakanlık veya kurumsal açıdan yetkili olan mahkemedir. Bir mahkemenin yetkili olması, genellikle ikametgâhı, olay meydana geldiğinde veya sözleşmenin ifa yeri gibi unsurlara dayanır.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Boşanma davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa 6 aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.

Akıl Hastası Olduğu İddia Edilen Eşe Vasi Atanması

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Akıl Hastası Olduğu İddia Edilen Eşe Vasi Atanması konusuna değinecek olursak; kanundan doğan bir zorunluluk sebebiyle veya istek üzerine kişi vesayet makamı Sulh Hukuk mahkemesi tarafından vesayet altına alınması mümkündür. Vesayet altına alınan kişiye bir vasi tayini yapılacaktır. Vasi, vesayet altına alınan kişinin kişiliği,malvarlığı ile ilgili tüm çıkar ve menfaatlerini korumak ve hukuki iş ve işlemleri yürütmekle yükümlüdür. 

Akıl Hastalığına Rağmen Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedeniyle Dava Açılması

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası yerine Akıl Hastalığına Rağmen Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedeniyle Dava Açılması durumunda davayı açan eş evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenlerini ispatlaması gerekecektir. Akıl hastalığına dayalı boşanma davası açmayan eş bu sebepleri ispatlasa da akıl hastalığı nedeniyle boşanma kararı verilemeyecektir. 

Akıl Hastalığına Dayalı Anlaşmalı Boşanma Davası

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında anlaşmalı olarak boşanma davası açıldığı zaman hakim bu aşamada tarafların serbestçe hür bir şekilde iradelerini açıklayıp açıklayamadığına bakacaktır. Akıl hastası olan eş iradesi sakat bir şekilde duruşmada yer alıyor ise akıl hastası olan bir eşin anlaşmalı boşanmaya taraf olması mümkün değildir. Hakim bu aşamada anlaşmalı boşanma davasını reddedecektir. 

Akıl Hastalığına Dayalı Boşanma Davalarında Süre Ve Zamanaşımı

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında zamanaşımı veya hak düşürücü bir süre söz konusu değildir. Bu nedenle dava her zaman açılabilir. 

Akıl Hastası Olan Eş Çocukların Velayetini Alabilir Mi?

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında velayet konusuna değinecek olursak; taraflar bu konuda herhangi bir anlaşmazlığa düştü ise hakim çocuğun üstün yararına göre bir karar verecektir. Ancak akıl hastası olan bir eşin çocukların bakımları ile ne derece ilgilenebileceği muğlak olduğu için hakim akıl hastası olan eşe velayeti vermeye pek yanaşmayacaktır. Bu aşamada akıl hastası olan eşin çocuklara bakabilecek durumda olup olmadığı ile ilgili rapor alınması daha doğru olacaktır. 

Akıl Hastalığı Evlilik Sırasında Mevcutsa Evliliğin İptali İstenebilir Mi?

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında ,Akıl hastalığı, evlilik birliği kurulmadan önce ve kurulduğu sırada varsa ve akıl hastası olan eşin ehliyetsiz olduğu sağlık raporlarıyla ortada olduğu hallerde evliliğin butlanla sakat olduğu kabul edilir. Bu durumda iyileşen eş de evliliğin butlanla sakat olması sebebiyle evliliğin iptalini istemesi mümkündür.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davalarına İlişkin Yargıtay Kararları

DAVA : Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR : I. DAVA

1.Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; evliliğin ikinci günü kadının annesi ve kardeşinden kadının psikolojik sorunlarının olduğunu ilk kez öğrendiğini, bunun üzerine eşini hastaneye götürdüğünü ve orada sakinleştirici bir ilaç verildiğini ve evine gönderildiğini, ertesi gün ilacın etkisi geçince olumsuzlukların devam ettiğini, kadının ailesini tekrar aradığını ve ilaçlar kullandığını öğrendiğini, kadının hastaneye yatırıldığını, halen hastanede yatmaya devam ettiğini, rapora göre kadında bipolar duygulanım bozukluğu olduğunu öğrendiğini, bu psikolojik rahatsızlık dışında başka hastalıkları olup olmadığı konusunda bilgi sahibi olmadığını, davalının evlilik aktinden önce bulunan ve halen devam eden bu rahatsızlığın davalının fiil ehliyetini ortadan kaldıran bir hastalık olduğunu, arada bulunan kişilerin yönlendirmesi ile görücü usulü yapılan bu evlilikte müvekkilinin hataya düşürüldüğünü belirterek tarafların evliliğinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı- karşı davalı erkek vekili 05.12.2018 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; davayı ıslah ettiğini, tarafların 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, erkek lehine yasal faiziyle birlikte 15.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, tarafların nişanlılık döneminde birlikte oturduklarını, bu süre içinde müvekkilinde iddia ettikleri gibi evliliğe engel bir hastalığın olup olmadığını fark etmemelerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin, evlendikleri günün gecesi kendini hazır hissetmediğini söyleyerek beraber olmak istemediğini, ancak erkeğin zorlaması sonucu o gece zoraki cinsel birliktelik olduğunu, müvekkilinin evliliğin ilk gününde tekrarlanan psikolojik bozukluğunun sebebinin, erkeğin cinsel ilişkiye zorlamasından kaynaklandığını, erkeğin bu zorlamasından dolayı müvekkilinin, psikolojik bunalıma girdiğini ve hastaneye kaldırıldığını, bir gün bile sürmeyen evlilik birlikteliğinde şiddetli geçimsizlik sebeplerinin bulunduğunu ileri sürmenin iyiniyetli bir yaklaşım olmadığını belirterek davanın reddini, aksi takdirde aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaya her yıl enflasyon oranında artış uygulanmasına, yasal faiziyle birlikte 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, 60 gram ziynet alacağının aynen, olmadığı taktirde şimdilik 5.000,00 TL’nin kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- karşı davalı kadın vekili ıslah dilekçesine karşı sunduğu cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; ilk cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, erkeğin, müvekkilinin akıl hastası olduğunu ve evlilik birliğinin kurulduğu sırada fiil ehliyetinin olmadığını iddia ederek evliliğin mutlak butlan sebebi ile iptal edilmesini talep ettiğini, fakat erkeğin tüm bu iddialarının gerçek dışı olduğunun Adli Tıp raporu ile sabit olduğunu, erkeğin asılsız iddialarının ve iftiralarının, evliliği iptal ettirme isteğinin kadının evliliğine olan güvenini kaybetmesine sebep olduğunu, akıl hastası olduğunu ileri sürerek birçok muayeneden geçmesine, itibarının sarsılmasına, çevreye karşı güvenilirliğinin azalmasına ve sıkıntılar çekmesine sebep olduğunu belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaya her yıl enflasyon oranında artış uygulanmasına, yasal faiziyle birlikte 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; “…Davalı karşı davacının “depresif epizod” denilen psikolojik rahatsızlığının bulunduğu, bu rahatsızlığının fiil ehliyetini etkilemediği, davalı karşı davacının evlendiği gece rahatsızlığından dolayı atak geçirip hastaneye kaldırılması sebebiyle davacı karşı davalı tarafından istenilmemesi, tanık …’ın beyanıyla sabit olduğu üzere evine alınmaması ve baba evine dönmek durumunda kalması duygusal şiddet oluşturmakla boşanma sebebi kabul edilmiştir. Davalı karşı davacıya yüklenebilecek herhangi bir kusur olmadığından kusursuz, davacı karşı davalı erkeğin eşinin rahatsızlığı sebebiyle yanında olmayıp, tedavisinden sonra eve gelmesini istememesi sebebiyle tam kusurlu olduğu…” gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle tarafların 4721 Sayılı Kanun’un 166. maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, kadın lehine aylık 250,00 tedbir ve boşanmakla yoksulluğa düşeceğinden aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasına, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine 7.500,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet alacağı talebinin kabulü ile, 22 ayar 60 Gram altının aynen, aynen ifasının mümkün olmaması halinde 5.100,00 TL bedelin 17.06.2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; nafakaların ve tazminatların miktarı, ziynet alacağı davası yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat ve evlilikte geçen süre dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevi tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle kadının bu yöne ilişkin istinaf itirazının kabulüne, kadın lehine 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, davacı kadın cevap dilekçesinde tedbir nafakası talep etmiş olmakla ilk dava tarihinden itibaren karar kesinleşinceye kadar olmak üzere tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken 05.12.2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tedbir nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle kadının tedbir nafakasının başlangıç tarihine ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne, aylık 250,00 TL tedbir nafakasının dava tarihi olan 10.02.2014 tarihinden boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar olmak üzere tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla erkekten alınarak kadına verilmesine, yoksulluk nafakası miktarı az olduğu gerekçesiyle kadının yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf başvurusunun kabulüyle tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, evlilik süresi, nafaka alacaklısının yaşı nazara alınarak kadın lehine 15.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, kadının asıl davaya karşı sunduğu 16.06.2014 tarihli dilekçesinin cevap dilekçesi niteliğinde olduğu, o tarihte açılmış bir karşı davası olmadığı, ziynet talebi boşanmanın veya evliliğin iptali davasının eki niteliğinde olmadığından ayrıca harca tabi olduğu, kadın tarafından ziynetlere ilişkin olarak başvurma harcı verilerek usulüne uygun açılmış bir dava ya da karşı dava bulunmadığı, cevap dilekçesi mahiyetindeki talebe ilişkin nispi harç sonradan yatırılmış olsa dahi, bu talebi karşı dava haline getirmeyeceği, kadının daha sonra açtığı 27.03.2019 tarihli karşı davasında da ziynet talebi olmadığı, ziynet bedeli yönünden usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından, “Karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi gerekirken ziynet alacağının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle erkeğin ziynet alacağına ilşkin istinaf itirazının kabulüne, kadın tarafından usulüne uygun olarak açılmış bir ziynet alacağı davası bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, tarafların sair istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla; her iki boşanma davası ve fer’îleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; nafakaların ve tazminatların miktarı, vekâlet ücreti, ziynet alacağı davası yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar, vekâlet ücreti ve ziynet alacağı talebi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. ve devamı maddeleri, 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371. maddeleri; 4721 Sayılı Kanunu’un 4. maddesi, 166. maddesi, 169. maddesi, 174. maddesi, 175. maddesi; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50. ve 51. maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 Sayılı Kanun’un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Kanun’un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 04.07.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Nedir?

Türk Medeni Kanunu’na göre evlendikten sonra eşlerden birinde ortaya çıkan ve resmi sağlık kurulu raporu ile sabit olarak iyileşme ihtimalinin bulunmaması durumunda ortak hayat çekilmez hale gelen evlilikler için açılan özel boşanma sebebidir.

Akıl Hastası Olan Eşe, Çekişmeli Boşanma Davası Açılabilir Mi?

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında akıl hastası olan bir eş var ise çekişmeli boşanma davası sadece bu sebebe dayalı olarak açılabilir. Akıl hastası olan eşe evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle boşanma davası açılamaz. 

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Islah Nedir?

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasında ıslah, boşanma davasının devamı sırasında taraflardan birinin, akıl hastalığı nedeniyle boşanma talebinin esasına veya sonuçlarına ilişkin delillerin ve iddiaların düzeltilmesi veya tamamlanması amacıyla başvuruda bulunması anlamına gelir. Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma davasında taraflardan biri akıl hastasıysa, bu durum mahkeme tarafından dikkate alınmalıdır.

Islah, genel olarak, bir dava dilekçesinde yapılan düzeltme ya da ekleme işlemlerini ifade eder. Boşanma davalarında ise ıslah, tarafların sunduğu delillerin veya taleplerin mahkeme tarafından yeniden değerlendirilmesine olanak tanır. Özellikle akıl hastalığı durumunda, bu tür bir ıslah, davanın seyrini etkileyebilir, çünkü akıl hastalığı, boşanma nedenleri arasında yer alabilir.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Dava Masrafı

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açmanın masrafları, genel olarak boşanma davalarındaki masraflarla benzerlik gösterir, ancak bazı ek durumlar ve giderler söz konusu olabilir. İşte akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasının muhtemel masraf kalemleri:

Avukat Ücretleri: Boşanma davası için bir avukat tutmanız durumunda, avukatın ücretleri en önemli masraf kalemlerinden biridir. Avukatlık ücretleri, avukatın deneyimi, davanın karmaşıklığı ve bulunduğunuz bölgeye göre değişiklik gösterebilir.

Mahkeme Harçları: Dava açmak için mahkemeye ödenmesi gereken harçlar vardır. Bu harçlar, dava türüne ve mahkemenin yetkisine göre değişir.

Uzman Görüşü Ücretleri: Akıl hastalığı ile ilgili olarak, mahkeme tarafından talep edilebilecek bir rapor için uzman doktor veya psikiyatristin görüşü gerekebilir. Bu raporun alınması için ek masraflar doğabilir.

Delil ve Tanık Masrafları: Davada kullanılacak delillerin (örneğin, raporlar, belgeler) temin edilmesi veya tanıkların mahkemeye çağrılması durumunda, bu işlemler için masraf çıkabilir.

Gider Avansı: Mahkeme, bazı masrafları (örneğin, bilirkişi ücreti) karşılamak için davacıdan gider avansı talep edebilir. Bu avans, mahkeme masraflarının karşılanması için kullanılacaktır.

Yol ve İletişim Giderleri: Mahkeme duruşmalarına katılmak için yapılan seyahat masrafları, iletişim giderleri gibi ek masraflar da oluşabilir.

Bu masrafların toplamı, davanın süresine, karmaşıklığına ve tarafların seçimlerine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Davanın sonuçlanmasının ardından, mahkeme masraflarını kaybeden tarafın karşılamasına karar verebilir. Bu nedenle, akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açmadan önce masrafları detaylı bir şekilde değerlendirmek ve bir avukatla görüşmek faydalı olacaktır.

Akıl Hastası Eşe Boşanma Davası Açıldığında Davayı Kim Takip Edecek?

Akıl hastası eşe karşı açılan boşanma davasında, davanın takibi, Türk Medeni Kanunu’na göre belirli düzenlemelere tabi olabilir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açıldığında, genellikle şu durumlar söz konusudur:

Akıl hastası olan eşin davaya katılımı ve kendisini savunması mümkün olmayabilir. Bu durumda, akıl hastası eşin adına davayı takip etmek üzere bir vekil tayin edilebilir. Bu vekil, genellikle akıl hastası eşin birinci derece yakınlarından biri (örneğin, ebeveyn, çocuk veya kardeş) veya bir avukat olabilir.

Eğer akıl hastalığı, eşin mahkemede kendini savunmasını imkansız hale getiriyorsa, mahkeme tarafından akıl hastası eş için bir vasi atanabilir. Vasi, akıl hastası eşin haklarını koruma ve davayı takip etme görevini üstlenir. Vasi atama süreci, ilgili mahkemece yürütülür ve bu vasi, akıl hastası eşin çıkarlarını temsil eder.

Boşanma davasını açan taraf, akıl hastası eşin durumunu göz önünde bulundurarak mahkemeye başvurabilir. Bu durumda, davayı açan tarafın vekili, akıl hastası eşin haklarını koruma amacıyla gereken işlemleri yapabilir.

Mahkeme, akıl hastalığı durumunu göz önünde bulundurarak, davanın nasıl yürütüleceği konusunda karar verebilir. Gerekirse, mahkeme bir bilirkişi raporu alarak akıl hastalığının boyutunu değerlendirebilir.

Sonuç olarak, akıl hastası eşe karşı açılan boşanma davasında, davanın takibi genellikle bir vekil veya vasi tarafından yürütülmektedir. Bu süreçte, akıl hastası eşin haklarını korumak ve temsil etmek için gerekli adımlar atılır. Davanın seyrine göre, mahkeme gerekli düzenlemeleri yaparak tarafların haklarını güvence altına alır.

Şizofreni Bir Akıl Hastalığı Mıdır, Boşanma Sebebi Olur Mu?

Şizofreni bir akıl hastalığıdır. Şizofreni, bireyin düşünce, duygu ve davranışlarını etkileyen ciddi bir zihinsel bozukluktur. Belirtileri arasında halüsinasyonlar, sanrılar, düşüncelerde dağınıklık, sosyal işlevsellikte bozulma ve duygusal düzlemde değişiklikler yer alır. Bu durum, hastanın günlük yaşamını ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilir.

Türk Medeni Kanunu’na göre, akıl hastalığı, boşanma sebeplerinden biri olarak kabul edilmektedir. Ancak şizofreni gibi akıl hastalıklarının boşanma nedeni olarak sayılabilmesi için bazı kriterlerin karşılanması gerekir:

Şizofreni hastası olan bir kişi tedavi edilmezse, hastalığın etkileri daha belirgin hale gelebilir ve bu durum eşler arasındaki ilişkiyi olumsuz etkileyebilir. Tedaviye uyum sağlanmaması veya hastalığın ilerlemesi, boşanma davasında dikkate alınabilir.

Şizofreni hastasının durumu, ilişkinin sürdürülebilirliğini etkileyebilir. Eğer hastalık, bireyin mantık yürütme yeteneğini veya sosyal ilişkilerini ciddi şekilde etkiliyorsa, bu durum boşanma nedeni olarak değerlendirilebilir.

Boşanma davasında, şizofreni tanısı almış bir eşin durumu, mahkeme tarafından değerlendirilecektir. Mahkeme, hastalığın etkilerini göz önünde bulundurarak tarafların haklarını koruma amacıyla karar verebilir.

Şizofreni, eşler arasında duygusal ve psikolojik bir yük oluşturabilir. Bu durum, evlilik birliğinin devamını zorlaştırabilir ve boşanma talebine yol açabilir.

Akıl Hastalığı Sebepli Boşanma Davalarında Tedbir Nafakası Talep Edilebilir Mi?

Akıl hastalığı sebebiyle açılan boşanma davalarında tedbir nafakası talep edilebilir. Tedbir nafakası, boşanma davası sürecinde, eşlerden birinin geçim ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla mahkeme tarafından geçici olarak belirlenen bir nafaka türüdür.  Akıl hastalığı olan eşin, tedavi süreci veya hastalığın etkileri nedeniyle çalışamayabileceği ve dolayısıyla geçim kaynağı bulmakta zorluk çekebileceği dikkate alınır. Bu durumda, diğer eşin tedbir nafakası talep etmesi mümkündür.

Mahkeme, boşanma davası sırasında tarafların mali durumlarını, gelirlerini ve harcamalarını göz önünde bulundurarak tedbir nafakası konusunda karar verir. Akıl hastalığı olan eşin mali durumu, tedavi masrafları gibi unsurlar da dikkate alınır. Tedbir nafakasının miktarı, tarafların ekonomik durumuna, yaşam standartlarına ve ihtiyaçlarına göre belirlenir. Mahkeme, nafakanın miktarını tarafların mevcut durumuna uygun bir şekilde belirlemeye çalışır. 

Boşanma davası sırasında, akıl hastalığı gibi özel durumların varlığı, nafaka taleplerinin değerlendirilmesinde önemli bir rol oynar. Tedbir nafakası, akıl hastalığı olan eşin maddi açıdan mağdur olmaması için gerekli bir önlem olarak görülebilir. Bu süreçte, tarafların haklarını korumak için bir avukatla çalışmaları önemlidir.

Akıl Hastası Eşe Açılan Boşanma Davasında Tazminat Talep Edilebilir Mi?

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası ,Akıl hastası eşin eylemleri iradi olmadığından ona kusur atfedilemeyecektir. Tazminat için ise kusur şart olduğundan, akıl hastası eşten maddi veya manevi tazminat talep edilemez.

Akıl Hastası Eşe Şiddetli Geçimsizlikten Boşanma Davası Açılabilir Mi?

Türk Medeni Kanunu’na göre, şiddetli geçimsizlik, boşanma sebeplerinden biridir ve bu durum, evlilik birliğinin sürdürülemeyecek kadar kötüleştiğini gösterir. Akıl hastalığı, boşanma davasında önemli bir faktör olsa da, şiddetli geçimsizlik iddiasıyla boşanma davası açma hakkı bulunmaktadır.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası ,Akıl Hastalığı Sebebine Dayanarak Eşime Boşanma Davası Açtım, Yoksulluk Nafakası Talep Edebilir Miyim?

Akıl hastalığı sebebine dayanarak eşinize boşanma davası açtığınızda, yoksulluk nafakası talep edebilirsiniz. Yoksulluk nafakası, boşanma davası sonucunda ekonomik durumu kötüleşen tarafın geçim ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla mahkeme tarafından belirlenen bir nafaka türüdür.

Eşim Evlenmeden Önce De Akıl Hastasıymış, Boşanma Davasından Başka Açabileceğim Bir Dava Var Mı?

Eşim Evlenmeden Önce De Akıl Hastasıymış, Boşanma Davasından Başka Açabileceğim Bir Dava Var Mı sorusuyla sık sık karşılaşıyoruz. Eşiniz evlenmeden önce akıl hastası olduğu sağlık kurulu raporu ile sabit ise evliliğin iptali davası da açma hakkınız bulunmaktadır. 

Eşim Akıl Hastası Bu Sebeple Boşanabilir Miyim?

Türk Medeni Kanunu’na göre, akıl hastalığı, boşanma sebeplerinden biri olarak kabul edilmektedir. Eşinizin akıl hastalığı, boşanma nedenleri açısından değerlendirilirken hastalığın seviyesi, tedavi durumu ve hastalığın evliliğiniz üzerindeki etkileri dikkate alınır. Eğer akıl hastalığı, eşinizin mantık yürütme yeteneğini veya sosyal ilişkilerini ciddi şekilde etkiliyorsa, bu durum boşanma talebinizin desteklenmesine yardımcı olabilir. Boşanma davasında, akıl hastalığının etkilerini desteklemek için deliller sunmanız gerekebilir. Uzman raporları, tanık ifadeleri veya hastalıkla ilgili belgeler, mahkeme tarafından değerlendirilmek üzere önemli olabilir.

Eşiniz akıl hastası olduğu için boşanma davası açma hakkınız vardır. Ancak bu süreçte, hastalığın etkilerini ve boşanma talebinizi destekleyen delilleri dikkatli bir şekilde değerlendirmeniz önemlidir. Mahkeme, her iki tarafın durumunu göz önünde bulundurarak adil bir karar verecektir. Bu aşamada uzman bir boşanma avukatından hukuki destek almanızda büyük fayda vardır.

Yorum yapın

Hemen Ara