Memnu hakların iadesi kavramı, kişinin temel insan haklarının çiğnenmesi durumunda, bu hakların geri verilmesi veya telafi edilmesi gerektiğini ifade eder. Bu kavram, insan haklarıyla ilgili olarak hükümetlerin ve toplumların sorumluluklarını vurgular. İnsan hakları ihlalleri durumunda, mağdurların haklarının iadesi, adil bir yargı süreci, tazminat veya diğer uygun önlemler aracılığıyla gerçekleştirilmelidir. Bu, uluslararası insan hakları hukuku ve ulusal yasalar tarafından korunan bir ilkedir. Bu ilke, adaletin sağlanması ve insan haklarının korunması için hayati öneme sahiptir.
Memnu Hakların İadesi
Memnu hakların iadesi, yani yasaklanmış hakların geri verilmesi hükümlü olan bir kişinin ceza mahkumiyeti sebebiyle Türk Ceza Kanunundaki maddelerin dışında kalan kanunların meydana getirdiği yasakları ortadan kaldırmayı amaçlayan bir ceza kurumudur.
Hali hazırda yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK, cezanın infaz edilmesi ile birlikte tüm yasaklı hale gelen haklarında geri kazanılabileceğini belirtmiştir. Ancak TCK dışında bazı özel kanunlar hükümlü olan kişinin mahkumiyetten dolayı bazı hakları kullanmasını engellemektedir. Mesela hükümlü bir kişinin TCK’ya göre cezasının infazından sonra avukatlık, milletvekilliği yada devlet memurluğu gibi meslekleri yapması ilgili mesleklere ait özel kanunlarla yasaklanmıştır. Hükümlünün bu aşamada yasaklılık halinden kurtulmak için mahkemeye başvurarak memnu hakların iadesi yani yasaklanmış olan hakların geri verilmesi kararı alması gerekecektir.
Memnu Hakların İadesi Dilekçe
İstemin Özeti : Ankara 2. İdare Mahkemesinin 28/02/2013 gün ve E:2012/932, K:2013/309 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeyerek işin gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, …’ün Diyarbakır Barosu Levhasına avukat olarak yazılmasına dair Diyarbakır Baro Yönetim Kurulunun 12.03.2012 tarih ve 2012/96 sayılı kararının uygun bulunduğuna ilişkin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu kararının Adalet Bakanlığınca tekrar görüşülmek üzere geri gönderilmesi üzerine ilk kararda ısrar edilmesine ilişkin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun 06.05.2012 tarih ve 32850-1 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, …’ün mahkumiyet kararının Avukatlık Kanunu’nun 5/1-a maddesi kapsamında kaldığı, ayrıca mahkumiyete konu eylemin niteliği ile avukatlık mesleğinin önem ve özellikleri birlikte dikkate alındığında anılan kişi hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Avukatlığa kabulde engeller” başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasının ( a ) bendinde, ” ( 23/1/2008-5728/326 md. ) Türk Ceza Kanunu’nun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, ( … ) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak”; aynı Kanun maddesinin 2. fıkrasında, “Birinci fıkranın ( a ) bendinde sayılan yüz kazırtıcı suçlardan biri ile hüküm giymiş olanların cezası ertelenmiş, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa da avukatlığa kabul edilmezler.”; “Aranacak şartlar” başlıklı 16. maddesinde ise, “Birinci fıkranın ( a ) bendinde sayılan yüz kazırtıcı suçlardan biri ile hüküm giymiş olanların cezası ertelenmiş, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa da avukatlığa kabul edilmezler.” hükümlerine yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; …’ün Diyarbakır Barosu Başkanlığı’na verdiği 06.09.2010 tarihli dilekçesi ile Baro Staj Listesine yazılma talebinde bulunduğu, bu istemi inceleyen Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulunca adı geçenin Baro Staj Listesinin 545 sırasına yazılmasına karar verildiği, bu karara karşı Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan itiraz üzerine Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nca itirazın reddedildiği, Adalet Bakanlığı’nca söz konusu kararın usul ve yasaya uygun bulunmayarak tekrar görüşülmek üzere Türkiye Barolar Birliği’ne iade edildiği, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun eski kararında ısrar etmesi üzerine staj başvurusunun kesinleştiği, 07.03.2011-08.03.2012 tarihleri arasında avukatlık stajını tamamladığı ve Diyarbakır Barosu Başkanlığının 12.03.2012 tarih ve 2012/96 numaralı işlemiyle staj bitim belgesinin verilmesine karar verildiği, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca anılan baro kararının uygun bulunduğu, Adalet Bakanlığı’nın 02.05.2012 tarihli işlemiyle Birlik Yönetim Kurulu kararının yeniden görüşülmesinin istenmesi üzerine Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca dava konusu ısrar kararının alındığı anlaşılmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinin ilk fıkrasında, mahkumiyetin sonucu olarak kullanmaktan yoksun bırakılacak haklar sayılmaktadır. Fıkranın ( e ) bendinde “Bir Kamu Kurumunun veya Kamu Kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmek” de kullanmaktan yoksun bırakılacak haklar arasında sayılmaktadır.
53. maddenin ikinci fıkrasında, kişinin işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanmayacağı belirtilmektedir. Yani işlemiş bulunduğu bir suçtan dolayı mahkumiyetinin sonucu olarak Kanun’un 53/1. maddesinde yazılı hakları kullanmaktan yasaklı bulunan bir kişi, infazın tamamlanmasıyla birlikte yasaklanmış bulunan haklarını yeniden kullanabilecektir.
Öte yandan, söz konusu Kanun’un “Ceza zamanaşımı ve hak yoksunlukları” başlıklı 69. maddesinde; “Cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunluklarının süresi ceza zamanaşımı doluncaya kadar devam eder.” hükmüne yer verilmiştir.
Olayda, …’ün Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesinin 08.10.1991 tarih ve 1991/420 sayılı kararıyla, “Yasadışı silahlı terör örgütü PKK’nın sair efradı olmak suçundan” dolayı 765 sayılı TCK’nın 168/2 ve 59/2 maddesi uyarınca 8 yıl 4 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırıldığı, ayrıca TCK’nın 31’inci maddesi gereğince müebbeden kamu hizmetlerinden yasaklanmasına karar verildiği, kararın 12.03.1992 tarihinde Yargıtay tarafından onamasıyla kesinleştiği, mahkumiyet kararının Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.05.2005 tarih ve 2005/482 Müt. sayılı ek kararıyla 5237 sayılı Türk Ceza Kanun’a göre uyarlanmasıyla 4 yıl 2 aya indirildiği ve 5237 sayılı TCK’nın 68/5 maddesinde belirtilen 10 yıllık ceza zamanaşımı süresi dolmuş bulunduğundan ortadan kaldırılmasına karar verildiği, bilahare 29.04.2011 tarih ve 2011/210 Müt. sayılı kararla yasaklanmış haklarının geri verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, ceza hukukunun lehe hükümlerinin ilgililere uygulanması ilkesi çerçevesinde, davacının mahkumiyetine konu suç tarihi itibariyle anılan hükmün yürürlükte olmaması, aynı zamanda cezanın zamanaşımına uğraması nedeniyle cezaya bağlı olan ve hükümde belirtilen hak yoksunluklarının ortadan kalkması karşısında, davacının durumunun 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 5/1-a maddesi maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği sonucuna varıldığından, aksi yönde verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin temyize konu kararının BOZULMASINA, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, kullanılmayan 40,00 TL yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davalı idareye iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 ( onbeş ) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 27.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Memnu Hakların İadesi Şartları
Memnu Hakların İadesi ve şartları nelerdir sorusu Özkan Hukuk bürosu olarak tarafımıza çok sık gelmektedir.
5325 sayılı adli sicil kanununda 13/A maddesi gereği memnu hakların iadesi talebinde bulunabilmek için üç şartın aynı anda bulunması zorunludur.
Yasaklanmış hakların geri verilmesi Madde 13/A – (Ek: 6/12/2006-5560/38 md.) (1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, a) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması, b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması, gerekir. 42/7/2018 tarihli ve 698 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 60 ıncı maddesi ile bu bentte yer alan “hâkim, askerî hâkim, Cumhuriyet Başsavcılığı ve askerî savcılık” ibaresi “hâkim ve Cumhuriyet Başsavcılığı” şeklinde değiştirilmiştir.
(2) Mahkûm olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukukî nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir. Ancak, bu süre kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz. (3) Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir. (4) Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde inceleme yaparak ya da Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir.
(5) Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi üzerine mahkemenin verdiği karara karşı, hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir. (6) Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde, adlî sicil arşivine kaydedilir. (7) Yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna başvurulması nedeniyle oluşan bütün masraflar hükümlü tarafından karşılanır.
Memnu Hakların İadesi Kaç Günde Sonuçlanır
Memnu hakların iadesi açılan davanın bağlı olduğu mahkemenin iş yoğunluğuna ve dosyanın durumuna göre değişiklik gösterecektir.
Memnu Hakların İadesi Kaç Yıl
Bu hususta kanun açıktır. Cezasını infaz eden bir hükümlünün yasaklanmış hallerinin geri verilmesi talebinde bulunma hakkı vardır. Bu haktan faydalanmak için cezasının infazından sonra 3 yıllık bir sürenin geçmiş olması şartı aranır. Cezanın infazından sonra 3 yıl geçmemişse yasaklı hakların geri verilmesi konusunda lehe karar verilmeyecektir.
Memnu Hakların İadesi Memuriyet
Memnu hakların iadesi sorusu ceza davalarından sonra sık sık tarafımıza gelmektedir. Hükümlü olan kişi hakkında memnu hakların iadesi kararı verilmesi halinde yasaklanmış olan tüm haklarına kavuşacaktır. Sonuç olarak bu hakkın iadesi halinde de memuriyet önündeki engel kalkmış olacaktır. Devlet memurluğundaki koşullar ne olursa olsun eğer o kişi yasaklı haklarını geri almışsa memurluk hakkına kavuşması mümkün olacaktır.
Memnu Hakların İadesi Ne Kadar Sürer
Memnu hakların iadesi için başvuruda bulunmadan önce kanunlarca belirlenen bazı şartların oluşması aranacaktır. Söz konusu şartların tümünün aynı anda oluşması gerekecektir. Aksi takdirde memnu hakların iadesi için yaptığınız başvuru kabul olmayacaktır.
Memnu Hakların İadesi Avukatlık Yapabilir Mi
Bir mali müşavir sahte belge kullanmaktan 1 yıl hapis cezasına mahkum olmuştur. Cezasının infazından sonra mahkemeden yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alarak mesleğe kabulü için ilgili meslek kuruluşu olan TÜRMOB’a başvurmuştur. TÜRMOB mesleğe kabul talebini reddetmiştir. Danıştay, memnu hakların iadesi kararının 3568 sayılı Kanunun 4. maddesinin (d) bendine göre ehliyetsizliği ortadan kaldırabileceği, fakat aynı maddenin (f) bendinde “meslek şeref ve haysiyetine uymayan durumları bulunmamak” ibaresi nedeniyle TÜRMOB’un mesleğe kabul başvurusunu reddetmesini haklı bulmuştur ( Danıştay 8. Daire – Esas No: 2008/3215, Karar No: 2010/5022, Tarihi: 6.10.2010 ).
Bir vatandaş hakkında adam öldürme suçundan ceza mahkumiyetine karar verilmiştir. Cezasını infaz ettikten sonra ilgili mahkemeden memnu hakların iadesi kararı almıştır. Hukuk fakültesi bitirdiğinden avukat olmak için Konya Barosu’na staj başvurusu yapmış, baro tarafından bu talebi reddedilmiştir. Danıştay; yasaklanmış hakların geri verilmesi kararıyla kişinin Avukatlık Yasasının 5/a maddesine göre ehliyetsizliği ortadan kalkmış ise de, aynı Yasanın 5/c maddesine göre “Avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmak” hükmü nedeniyle ehliyetsizliği devam ettiğine karar vererek avukatlık mesleğine kabul talebinin baro tarafından reddedilmesini haklı bulmuştur ( Danıştay 8. Daire – Esas No: 2006/4018, Karar No: 2007/16, Tarihi: 15.1.2007 ).
Memnu Hakların İadesi Ehliyet
Memnu hakların iadesi için yapılan başvurunuz olumlu sonuçlandığı takdirde ehliyet almanızda bir engel bulunmamaktadır. Memnu hakların iadesi şartlarının tamamının oluşması bu aşamada önem taşımaktadır.
Memnu Hakların İadesi Nereden İstenir
Memnu hakların iadesi için hükümlü yada vekili olan kişi hükmü veren mahkemeye yada hükümlünün ikametgahının bulunduğu yerdeki aynı derecede olan başka bir mahkemeye başvuruda bulunabilir. Mahkeme bu aşamada kararı dosya üzerinden inceleme yaparak yada hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir. Genelde karşılaştığımız uygulamalarda hakim dosya üzerinden karara bağlamaktadır. Bu sebeple memnu hakların iadesi davasını hazırlamak alanında uzman bir adana ceza avukatı ile birlikte ilerlemeniz gerekecektir. Aksi halde hak kaybına uğrama ihtimaliniz yüksek olacaktır.